28 Şubat mağduru, Türkiye'nin ilk başörtülü başkanı, iki dönemdir hizmet ediyor
28 Şubat mağduru olan ve başörtülü olması nedeniyle o dönem farklı mazeretlere memurluktan atılan Fethiye Atlı, Elazığ'ın Keban ilçesinde 2 dönemdir başkanlık yapıyor. Atlı, 'O dönemin Maliye Bakanlığında Genel Müdür olan ve şu an CHP Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, bizim işten çıkarılmamızda imzası olanlardan birisiydi' dedi.
28 Şubat mağduru olan ve başörtülü olması nedeniyle o dönem farklı mazeretlere memurluktan atılan Fethiye Atlı, Elazığ'ın Keban ilçesinde 2 dönemdir başkanlık yapıyor. Atlı, 'O dönemin Maliye Bakanlığında Genel Müdür olan ve şu an CHP Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, bizim işten çıkarılmamızda imzası olanlardan birisiydi' dedi.
Fethiye Atlı, 28 Şubat döneminde başörtüsünü açmadığı için farklı mazeretlerle memurluktan atıldı. Elazığ'ın Keban ilçesinde 2014 yılında AK Parti'den aday gösterilerek girdiği yerel seçimlerde büyük bir farkla Türkiye'nin ilk başörtülü belediye başkanı olan Fethiye Atlı, iki dönemdir hizmet ediyor. Atlı, geçmişte yaşadıklarını İHA muhabirine anlattı.
28 Şubat ve sonrasında yaşadıklarını sıkıntıları aktaran Keban Belediye Başkanı Fethiye Atlı, 'Biz, 2000'li yılların 28 Şubat mağduruyuz. Daha önceki yılların da 80 darbesi mağduruyuz, rahmetli babam da 80 darbesi mağduruydu. Bu konu açılınca hakikaten o günlere gittik, duygulandık. Aklımıza yine o günler geldi, üzüldük. Ben bazen cumhurbaşkanımız için 'Bavo' kelimesini kullanıyorum. Hiç kimse kusura bakmasın. Evet, cumhurbaşkanımız bu ülkeye babalık yaptı. Baş örtüsü yasağını kaldırdığında gazetelerde 'Kaosa Kalkan 411 El' diye yayın yapmışlardı. Kimse kusura bakmasın, hiçbir zaman kaos olmadı. Baş örtüsü ile memurluk, öğretmenlik, milletvekilliği yapan ve üniversite öğrencisi ve ben şuan Rabbimin yardımı ve Keban halkının desteğiyle başkanlık yapıyorum, hiçbir gün kaos ortamı oluşmadı. Biz baş örtülüyüz diye kaos ortamı oluşturmadık, hizmet etmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Allah, devletimizden razı olsun. Rabbim cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin çünkü o sıkıntılı süreçleri biz biliyoruz' dedi.
1990 yılında maliyenin açtığı sınavı kazanarak devlet memuru olduğunu anımsatan Atlı, 'İlk görev yerim Gümüşhane Şiran'dı, 1993 yılında Elazığ İcadiye Vergi Dairesine tayinim çıktı. Ondan sonra Keban Mal Müdürlüğü'ne tayinim çıktı. 1993 yılından 2000 yılına kadar Keban Mal Müdürlüğü'nde muhasebe memurluğu yaptım ve 1998 yılında bu olaylar başladı. Baş örtüsünden dolayı o arada rapor alıyorduk, izne ayrılıyorduk. 2000 yılına kadar bu şekilde idare ettik ama o yıldan sonra artık yapacak bir şey kalmadı Maliye Bakanlığı'ndan müfettiş geldi. İfademizi aldılar ve gerekçe olarak da 657 sayılı devlet memurları kanununun 125'inci maddesinin A ve E bendine göre biz dairenin huzur ve sükununu bozuyormuşuz. Yani orada bir baş örtüsü sorununu söyleyemediler çünkü kanunda öyle bir şey yoktu ve bizi işten attılar' ifadelerini kullandı.
'CHP'li Hamzaçebi imzası olan birisiydi'
İşten çıkarılmasına neden olan yazıda o dönemin Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü olan ve şuanda CHP İstanbul milletvekilliği yapan Mehmet Akif Hamzaçebi'nin imzasının da olduğunu anımsatan Atlı, 'O dönemin Maliye Bakanlığı'nda Genel Müdür olan CHP milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, bizim işten çıkarılmamızda imzası olanlardan birisiydi. Ben her zaman devletimin yanındayım. Babamın döneminde de çok sıkıntılı bir süreç yaşadık. Babam da belediye başkanıydı ve darbeyle görevden alınmıştı. Biz, 1980'lı yıllardaki darbeden sonra sıkıntılı dönemler yaşadık ve çerçilik yaptık. Okullar tatil olunca 14 yıl boyunca Diyarbakır'ın Çermik ilçesine gidiyorduk. Orada ufak bir oda ile baraka kiralıyorduk, etrafı bezle çevrilmiş üstünü de çalı çırpı ile çevrilmiş bir yeri kiralayıp orada üç ay boyunca kalıyorduk. Biz dükkanda oturuyorduk, kardeşim de bohçada ürün götürüp satış yapıyordu. Biz bu şekilde geçimimiz sağladık. Devletimize de küsmedik, kızmadık ve devleti de suçlamadık. Demek ki, bunlar olacak şeylermiş. Biz, 14 yılın boyunca devletimize ne hainlik yaptık ne de küstük' diye konuştu.
'Başını aç ve git devlet memuriyetini devam ettir' dediler'
O süreçte kendilerine uygulanan baskıları da anlatan Atlı, ' O süreçte bizlere 'başını aç' dediler. O dönemde 30 yaşında iki çocuğu olan erkek kardeşimi trafik kazasında kaybettik. Bana 'senin iki tane yetim yeğenin var, onların hatırına bile olsa başını aç ve git devlet memuriyetini devam ettir' dediler. Ben, 'Rızka kefil olan rabbimse ben başımı açmayacağım' dedim. Biz o günlerden bugünlere geldik. Kimse kalkıp da Türkiye battı, batıyor demesin. O dönemde batmayan ülke şimdi hiç batmaz çünkü şuanda başımızda dirayetli bir cumhurbaşkanımız, devletimiz var. Rabbim, cumhurbaşkanımızdan ve 411 vekilden razı olsun ki bizim bu baş örtüsü sorununu çözdüler. Biz, şuanda rahatlıkla başımızın örtüsüyle başkanlık da devlet memurluğu da yapabiliyoruz. Ayrıca üniversite öğrencisi okulunu da okuyabiliyor' ifadelerini kullandı.
Keban halkının desteğiyle ikinci dönemde de başkanlığı kazandıklarını aktaran Atlı, 'O günleri hiçbir zaman unutmadım. Her defasında da anlatacağım, sıkıntılar çektik ama biz kalkıp da devletimize isyan etmedik' diyerek sözlerini tamamladı.
Fethiye Atlı, 28 Şubat döneminde başörtüsünü açmadığı için farklı mazeretlerle memurluktan atıldı. Elazığ'ın Keban ilçesinde 2014 yılında AK Parti'den aday gösterilerek girdiği yerel seçimlerde büyük bir farkla Türkiye'nin ilk başörtülü belediye başkanı olan Fethiye Atlı, iki dönemdir hizmet ediyor. Atlı, geçmişte yaşadıklarını İHA muhabirine anlattı.
28 Şubat ve sonrasında yaşadıklarını sıkıntıları aktaran Keban Belediye Başkanı Fethiye Atlı, 'Biz, 2000'li yılların 28 Şubat mağduruyuz. Daha önceki yılların da 80 darbesi mağduruyuz, rahmetli babam da 80 darbesi mağduruydu. Bu konu açılınca hakikaten o günlere gittik, duygulandık. Aklımıza yine o günler geldi, üzüldük. Ben bazen cumhurbaşkanımız için 'Bavo' kelimesini kullanıyorum. Hiç kimse kusura bakmasın. Evet, cumhurbaşkanımız bu ülkeye babalık yaptı. Baş örtüsü yasağını kaldırdığında gazetelerde 'Kaosa Kalkan 411 El' diye yayın yapmışlardı. Kimse kusura bakmasın, hiçbir zaman kaos olmadı. Baş örtüsü ile memurluk, öğretmenlik, milletvekilliği yapan ve üniversite öğrencisi ve ben şuan Rabbimin yardımı ve Keban halkının desteğiyle başkanlık yapıyorum, hiçbir gün kaos ortamı oluşmadı. Biz baş örtülüyüz diye kaos ortamı oluşturmadık, hizmet etmek için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Allah, devletimizden razı olsun. Rabbim cumhurbaşkanımızı başımızdan eksik etmesin çünkü o sıkıntılı süreçleri biz biliyoruz' dedi.
1990 yılında maliyenin açtığı sınavı kazanarak devlet memuru olduğunu anımsatan Atlı, 'İlk görev yerim Gümüşhane Şiran'dı, 1993 yılında Elazığ İcadiye Vergi Dairesine tayinim çıktı. Ondan sonra Keban Mal Müdürlüğü'ne tayinim çıktı. 1993 yılından 2000 yılına kadar Keban Mal Müdürlüğü'nde muhasebe memurluğu yaptım ve 1998 yılında bu olaylar başladı. Baş örtüsünden dolayı o arada rapor alıyorduk, izne ayrılıyorduk. 2000 yılına kadar bu şekilde idare ettik ama o yıldan sonra artık yapacak bir şey kalmadı Maliye Bakanlığı'ndan müfettiş geldi. İfademizi aldılar ve gerekçe olarak da 657 sayılı devlet memurları kanununun 125'inci maddesinin A ve E bendine göre biz dairenin huzur ve sükununu bozuyormuşuz. Yani orada bir baş örtüsü sorununu söyleyemediler çünkü kanunda öyle bir şey yoktu ve bizi işten attılar' ifadelerini kullandı.
'CHP'li Hamzaçebi imzası olan birisiydi'
İşten çıkarılmasına neden olan yazıda o dönemin Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürü olan ve şuanda CHP İstanbul milletvekilliği yapan Mehmet Akif Hamzaçebi'nin imzasının da olduğunu anımsatan Atlı, 'O dönemin Maliye Bakanlığı'nda Genel Müdür olan CHP milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, bizim işten çıkarılmamızda imzası olanlardan birisiydi. Ben her zaman devletimin yanındayım. Babamın döneminde de çok sıkıntılı bir süreç yaşadık. Babam da belediye başkanıydı ve darbeyle görevden alınmıştı. Biz, 1980'lı yıllardaki darbeden sonra sıkıntılı dönemler yaşadık ve çerçilik yaptık. Okullar tatil olunca 14 yıl boyunca Diyarbakır'ın Çermik ilçesine gidiyorduk. Orada ufak bir oda ile baraka kiralıyorduk, etrafı bezle çevrilmiş üstünü de çalı çırpı ile çevrilmiş bir yeri kiralayıp orada üç ay boyunca kalıyorduk. Biz dükkanda oturuyorduk, kardeşim de bohçada ürün götürüp satış yapıyordu. Biz bu şekilde geçimimiz sağladık. Devletimize de küsmedik, kızmadık ve devleti de suçlamadık. Demek ki, bunlar olacak şeylermiş. Biz, 14 yılın boyunca devletimize ne hainlik yaptık ne de küstük' diye konuştu.
'Başını aç ve git devlet memuriyetini devam ettir' dediler'
O süreçte kendilerine uygulanan baskıları da anlatan Atlı, ' O süreçte bizlere 'başını aç' dediler. O dönemde 30 yaşında iki çocuğu olan erkek kardeşimi trafik kazasında kaybettik. Bana 'senin iki tane yetim yeğenin var, onların hatırına bile olsa başını aç ve git devlet memuriyetini devam ettir' dediler. Ben, 'Rızka kefil olan rabbimse ben başımı açmayacağım' dedim. Biz o günlerden bugünlere geldik. Kimse kalkıp da Türkiye battı, batıyor demesin. O dönemde batmayan ülke şimdi hiç batmaz çünkü şuanda başımızda dirayetli bir cumhurbaşkanımız, devletimiz var. Rabbim, cumhurbaşkanımızdan ve 411 vekilden razı olsun ki bizim bu baş örtüsü sorununu çözdüler. Biz, şuanda rahatlıkla başımızın örtüsüyle başkanlık da devlet memurluğu da yapabiliyoruz. Ayrıca üniversite öğrencisi okulunu da okuyabiliyor' ifadelerini kullandı.
Keban halkının desteğiyle ikinci dönemde de başkanlığı kazandıklarını aktaran Atlı, 'O günleri hiçbir zaman unutmadım. Her defasında da anlatacağım, sıkıntılar çektik ama biz kalkıp da devletimize isyan etmedik' diyerek sözlerini tamamladı.