Öyle Bir Mesleği Var ki Kimse Bilmiyor !
Osmanlı döneminde yapılan Naht sanatı ile 15 yaşında hobi olarak uğraşmaya başlayan Ahmet Said Gül, kendi kendini geliştirerek bu sanatı mesleği haline getirdi.
Elazığ'da 25 yaşındaki Ahmet Said Gül, 15 yaşında Naht Sanatı'na hobi olarak başladı. Kendi kendini geliştiren Gül genç yaşta Naht Sanatı'nın ustası oldu. 300 yıllık Osmanlı dönemine ait unutulmaya yüz tutmuş Naht sanatını yaşatmaya devam eden Gül, 12 metrekarelik dükkanında eserlerini üretiyor. Yaptığı eserlerde İslami motifler ve Allah'ın isimlerini yazan Genç Nahhat, bu sanata çocuk yaşta başladığını anlatarak, “Bunun sonucunda hobi olarak sürekli yapmaya başladım. Bu uzun bir süre devam etti. Bu sanat ile uğraşmamın ayrı bir nedeni var. Hem ekmeğimi kazanmak için hem de tüm Türkiye'ye bu sanatı sevdirmek için uğraştım. İnsanlar Naht Sanatı bilsin istedim. Çok eski bir sanat. Naht sanatı ile uğraşıyorum dediğim zaman farklı algılanıyor, ‘öyle bir sanat mı var' dendiğinde çok üzülüyorum. Çünkü bu sanat Osmanlı zamanında kalan ecdat yadigarı bir sanat. Bu sanat öyle bir duruma geldi ki neredeyse unutuldu. Bu sanatı soran insanların bir çoğu, ‘Hat sanatının duyduk ama Naht sanatı nedir' diyor. Naht sanatı, Arapça yazılan Hat sanatının celi sülüs, normal sülüs sanatının kıl testere ile ahşaba işlenmiş halidir" dedi.
Hobi olarak yapıyordu, ticarete dönüştürdü
9 yıldır bu sanatla uğraştığını vurgulayan Gül, "Sürekli hobi olarak yapıyordum. Önceleri ticari amaçlı yapmamıştım. Yaptığım eserleri de akrabalara hediye ediyordum. Zaman geçtikçe çalışmalarım ister istemez güzelleşmeye başladı. Hedefim Türkiye'ye Naht Sanatı'nı tanıtmak ve sevdirmek. Aynı zamanda bu sanat icra ederken hayatımı idame etmeye çalışmak. Ahşap kesip, Naht Sanatı ile uğraşmıyoruz. Ahşap kesildikten sonra, zımpara, baskı plaka çalışmaları yapılır. Varak tutkalı ile yaptığımız çalışmalar var, baskı plaka çalışması diye geçiyor. Desenler bittikten sonra kaplamalar mozaik çatlatmalar ve el yapımı çerçeveler yapılır. Naht Sanatı'nın haricinde bir çok resim sanatı, Türkçe kaligrafi sanatı ile de uğraşıyorum. Naht Sanatı alanında kendimi geliştirdim ama resim, çizim, hat ve Türkçe kaligrafi alanlarına da elimden geldiği kadar idame etmeye çalışıyorum” şeklinde konuştu.
“Testerenin sesi terapi gibi geliyor”
Naht Sanatı'nın unutulmaya yüz tutmuş bir sanat olduğunun altını çizen Gül, “Bilhassa Elazığ'da bu sanatı yapan tek kişiyim. Usta öğreticilik belgem olmadığı için bir çok kez, bir çok yerde gelen iş teklifleri değerlendiremiyorum. Belge olmadığı için kurs da açamıyoruz. Halk Eğitim Merkezleri'inde bana bir yer verilmesini talep ediyorum. Çünkü bu sanatı hiç kimse de öğrenmedim. Kendi azmim ve el emeğim. İnsanlar çok yoğun bir tempo içerisinde çalışıyor. Bu testerenin sesi bana terapi gibi gelmeye başladı. Bu sanat ile uğraşmak beni rahatlattı. Bu sanatla uğraşınca kafamdaki tüm sorunlar gidiyor” diye konuştu.