Anlatılan Masallar, Sadece 'MASAL' Değildir

'Evvel zaman içinde kalbur saman içinde deve tellâl, pireler berber iken ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken…' diye benzer cümleler ile başlayan ve devam eden 'MASALLAR', toplumların kültürel birikimleridir.

 Ait olduğu toplumun millî ve manevi değerlerini, somut-soyut canlandırmalar ile nesilden nesle aktararak, günümüze ulaşır, yarınları dizayn eder…

Masallar, bir milletin millî ve manevi değerlerinin bütünü olan kültür temelinde ahlaki değerlerini hayal ürününü canlandırmalar ve hayal ürünü, gerçek üstü kahramanlarla hedef kitlere ulaştırılırlar…

Bu yönüyle masalların temel amacında ana eksen; hedef kitle olan çocukları mutlu kılmak, eğlendirmek,  hoşça vakit geçirmelerini sağlarken onların kişilik gelişimlerime katkı sağlamak, onları hayata hazırlamaktır. 

Masallar aracılığıyla,  en acı ders bile, tatlandırarak verdiğinden, çocukların (hatta yetişkinlerin) gönül dünyalarında iz bırakarak, insan bilincine tesir eden eğitim aracıdır.

Masallar, insan olmanı erdemleri olan, bizi biz kılan Millî ve manevi değerleri, (Dürüstlük, sabır, adalet, eşitlik, bağlılık gibi evrensel değerler) masallarda dile getirilirler…

Masallarda, değerler, zıddı ile ilişkilendirilerek (iyilik-kötülük, adalet-zülüm, doğruluk-haksızlık, alçakgönüllülük-kibir gibi) kahramanların mücadelelerinde dürüş olma-sabır-gayret-azim-çalışma disiplini-işbirlikçi olma-takım çalışmasının mana derinliği vb. değer ekseninde ulaşılması güç hedef ve gayelere varma isteğinden doğan hayaller işlenir. 
Masallar, kahramanının yaşadığı, problemler karşısındaki davranışları ve daha fazlası çocukların gönül dünyalarında karşılık bulur, onların değerlerini, problemler karşısında tavrından, eyleme geçiş sürecindeki davranışlarına dönük bilişsel ve duyusal gelişimini etkileyebilir.

Anlatıcının anlatım başarısı, davranış ve tepkileri, çevresel şartlar ve objelerle desteklerken, tasvir başarısı, çocukların görsel yönlerinin ve hayal güçlerinin gelişimini destekleyen, hayal dünyalarının ve yaratıcılıklarının kapısını açan bir anahtar olabilir.

Anlatım sürecinde, anlatılan masal, çocukların, neyin doğru-yanlış, neyin iyi-kötü olduğu üzerinde düşünme, karar verme ve yaşadıkları sorunlar karşısında farklı seçeneklerle problem çözme becerilerini geliştirebilir. Bu süreçte, anlatılan masal ve hikâyeler, çocukları rahatlatıcı ve stresle baş etmelerini sağlayıcı etkileri de ortaya çıkarılabilir. Diğer taraftan, bu anlatım sürecinde,  çocukların korkularıyla baş etmeleri konusunda da yardımcı olması sağlanabilir…

Bol bol masal ve hikâye dinleyen çocuklar, günlük konuşmalar sırasında duymadıkları yeni kelimelerle tanışırken, farkında olmadan kelime dağarcıklarını geliştirirler. Kelime hazineleri geniş olan çocuklar kendilerini çok daha anlaşılır bir şekilde ifade edebilir ve daha rahat iletişim kurabilirler. 

Tartışmasız bir şey var ki, “Masal”, çocuğun gelişimine etkisi oldukça büyüktür…

Zaman- mekân farkı olmaksızın her çocuk masal dinlemeyi çok sever… Hatta biz yetişkinler bile masal dinlemeyi sevmiyor muyuz?

Masal dinleyen kişi bulunduğu ortamdan uzaklaşıp fantastik dünyalara giderken, hem masal kahramanlarıyla tanışır, hem de masallardaki olaylardan gerçek hayata dönük,  empati yaparak, kendine dersler çıkarır. Çevresi ile ilişkilendirerek, süreci muhakeme eder, değerlendirir… Bu nedenle; çocuğun psikolojik gelişiminde kritik bir role oynayan masalların seçimi ve aktarımı da bir o kadar önem taşır…
Peki, annelerin, babaların veya dedelerin, ninelerin anlattıkları, asırların birikimi olan bize ait masalları bir yana bırakırsak, kırtasiyelerden çocuklarımıza aldığımız masallar, veya okullarımızda öğretmenlerimizin okuduğu masallar, hangi kaynaktan, hangi değerleri aktarmaktadırlar. Çocuklarımıza okunmadan veya anlatılmadan, çocuklarımız bu masalları  dinlemeden, hiç o masalları bizzat okuyup da düşündük mü?

Allanarak, pullanarak, reklamlarla okunması sağlanan "Grimm Masalları” nedir düşündük mü hiç?

O masallar ki, kadınları kötü, büyücü, cadı diye damgalarken, maddi güzelliğin vitrine çıkarıldığı, erkeklerin ise zengin, cengaver, prens vb. tanımlamaları ne kadar doğru veya tutarlıdır? 

Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler’den Rapunzel'e, Sinderella'dan Kırmızı Başlıklı Kız’a kadar uzanan, edebiyat tarihin en tanınmış çocuk karakterlerini içeren masallarda, Grimm'lerin amacı çocukları eğlendirmek değildi…

Bizi biz kılan, insan olmanın erdemlerinin erozyonuna hizmet eden masallar olduğunu düşündük mü hiç?

“Kırmızı Başlıklı Kız” masalında, bizi biz kılan değerlerimzin ana ekseni olan “AİLE” yapımızın dejenere edilmesinde, “çekirdek aile” mesajında, anne-baba- çocuk üçlemesinde, büyük baba ve büyük annenin bu yapı dışında kalması gereğine, çocukların bazen büyük baba ve büyük anneye yemek götürebileceklerine, ama bu sürecin çoook tehlikeli olduğuna, yolda “KURT” da çıkar diyerek korkuya dayalı bilinçaltı göndermelerini, 
Rapunzel'de gayri ahlaki, evlilik öncesi haddi aşan ilişkinin normalleşmesine dönük bilinçaltı mesajlarını…
Sinderella’da, kötü üvey kardeşler ayaklarını ve topuklarını kesip sahibi aranan terliğe sığdırmaya çalışmalarındaki bilinçaltı mesajların çocuklara ne tür etkiler yaratacağını,

 “Kaz Güden Kız’da” "Böylesini çırılçıplak iğneli fıçıya koyduktan sonra iki ata onu çektirerek, canı çıkıncaya kadar sokak sokak dolaştırmak gerekir" demesini,
“Pamuk Prenses’i” ki, avcılar onun ciğerini ve kalbini sökmek için ormana götürülme emrini aldığında Pamuk Prenses, sadece 7 yaşındadır. Değerlerdeki erozyonu düşünebiliyor muyuz?
 

Pamuk Prenses’in cüce de olsa, yedi yabancı erkek ile yaşamasının masum gösterilmesi, değerlerimiz ile ne kadar bağdaşır?

 “Ardıç Ağacı’nda” masaldaki kahraman olan bir kadının, bir elma almak için eğilen üvey oğlunu öldürmesini, daha sonra oğlanın cesedini doğramasını, bir güveçte pişirmesini ve eşine servis edişi…. şeklinde devam eden masalı, hangi duygular ile çocuklarımıza okutup da çocuklarımızdan iyi şeyler kazanmasını bekleyebiliriz?
Daha çok uzatmadan, çocuklarımızın okudukları ve/veya dinledikleri masalların onlara kazandıracağı çok önemli değerler var… Bu tartışılamaz bir gerçek… Ancak, bu süreçte onları bekleyen tehlikelerin de azımsanmayacak kadar çok olduğunu düşünüyoruz…

Haddim olmadan, nefsimi ve bu satırları okuyan siz değerli okuyucularımızı, uyarmanın mesuliyetimiz olduğu farkındalığı ile değerli ebeveynlerimiz ve değerli öğretmenlerimizin, okudukları veya anlattıkları veya satın alarak okunmasını istedikleri masalları, önce kendilerinin okumaları, bizi biz kılan, insan olmanın temel ekseninde yer alan evrensel değerleri merkez alarak, bu süreçte, satır aralarına yerleştirilen, olası subliminal mesajları fark etme hassasiyeti ekseninde incelemelerinin önemine…
İstikbalin teminatı olan neslin inşa sürecinde farkında olmadan “İMHA” etme riskine de dikkat çekeriz…
 
Metin AKGÜN
Eğitim Müfettişi
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı

 

Bakmadan Geçme