Başkan Akgün'den 24 Kasım Öğretmenler Günü Mesajı
Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Metin Akgün, 24 Kasım Öğretmenler Günü Dolayısıyla Mesaj Yayımladı.
Başkan AKGÜN , “24 Kasım Öğretmenler Günü” Dolayısıyla yayımladığı masajında;
“Farkında mıyız? Bugün 24 Kasım!
İstikbalimizin teminatı olan çocuklarımızı eğiterek, öğreterek ve geleceğe, hayata hazırlayan elleri öpülesi DEĞERLİ ÖĞRETMENİM; Bir 24 Kasım daha geldi…
Sizlere hitaben yine söylenmemiş en güzel sözler söylenecek, yüceltilecek, belki de buruk bir tebessümle dilediğiniz konuşmalar yapılacak…
Sizler için törenler düzenlenecek, konuşmalar yapılacak, büyük küçük demeden en güzel şiirler, gür seslerle, belki de en buğulu, en dokunaklı ses tonlarıyla seslendirilecek…
Öğretmen odalarına çiçek buketleri gelecek, tepsi tepsi tatlılar gelecek, çam sakızı çoban armağanı kabilinden hediyeler sunulacak ilin/ilçenin ileri gelenlerinden, yöneticilerinden… Seçim sürecinin de başladığını düşünürsek, oyunuza talip olmayı düşünen birçok kişiden…
Küresel eşkıyaların saldırıları, tehdit ve komploları altında etkilenen küresel ekonomik açmazların yansımalarıyla yaşamakta olduğumuz etkilenmelerden kaynaklı, verdiğimiz istiklal ve istikbal mücadelesinin yoğunluğunda, yine şartlar çok namüsait tezahür edecek… Ekonomik beklentilerimiz yine boşa çıkacak… Şarkıda dediği gibi; “Yine bana hüsran…” dizelerini hatırlatacak….
“İlk emri Oku olan bir dinin,
İlim Çin’de de olsan gidiniz alınız diyen bir peygamberin, (Hz. Muhammed)
Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen bir halifenin, (Hz. Ali)
"Âlimlerin atının ayağından sıçrayan çamur, benim indimde muhteremdir. Öldüğüm zaman bu kaftanı kabrime koyun!" diyen ecdadın, (Yavuz Sultan Selim)
“Unutmayınız ki; cumhurbaşkanı bile sınıfta öğretmenden sonra gelir.” (M. K. Atatürk) diye haykıran, necip bir milletin temsilcileriyiz diyerek;
Memnuniyetsizliğiniz tavan da yapsa, sana emanet edilen bu yavrular; yarının gençleri, öbür günün büyükleri ve devleti yöneten devlet adamları olacakları bilinci içerisinde;
Beyni, ruhu, kalbi ve hafızası bomboş olan bu insanları geleceğe hazırlayacağımız şuuru içerisinde, evde anası babası hep her konuştuğunda” sus sen bilmezsin, sen konuşma büyüklerin bilir onlar konuşsun” diyerek hep susturdukları farkındalığında;
Memleketin meselesi benim meselem, milletin derdi benim efkarım” diyecek, söz söylemeye, adım atmaya mecalimiz kalmasa da; girdiğimiz sınıflarda, istiklalin ve istikbalin teminatı olacak minik yavrularımızın;
Bize pırıl pırıl parlayan, nur akan, çakmak çakmak, ateş fışkıran gözlerdeki feri söndürülmemesi,
Milli ve manevi meselelere meselelere Fransız kalması, hissiz ve duyarsız kalmaması,
Dahili ve harici bedhahlara karşı sessiz kalmayıp, üzerine vazife düştüğü gün gereğini yapma iradesini kullanabilmesi,
Devlet malının kutsallığını, başkalarının malını-kazancını hile ile çalmanın, gasp etmenin, irtikabın, zimmetin birer ahlak fukaralığı olduğunu öğrenmesi,
Her türlü satın alma hiylelerine, dünyalıkların önüne serildiğinde bile etkilenmeden elinin tersiyle itmesini, atmasını bilmesi,
Her yerde var olan, kontrol eden, her zaman ve zeminde gören – gözetleyen bir varlığın olduğunu kalbine yerleştirmesi, aklını ve fikrini çelmeye çalışıldığı tığı ortamlarda dahi titreyip, ürperip yanlışa tevessül etmesi,
Dürüstlüğü, çok okumayı, kültürlü olmayı “ehl-i kitap olan bir millete mensup olmanın, kitaba ehil nesillerin yetişmesini de beraberinde getirmesi gerektiğini fark edebilen adamlar olmaları,
Vatana da o sahip çıksın, kalbini hep ecnebilerin hayranlığı ile değil, kendi ecdadının güzelliklerinin farkındalığı ile doldurarak, başkalarının gönüllü kölesi olmaması,
“Biz adam olmayız, biz geri kalmış, geriliğe mahkum bir milletiz, bizi ancak batılılar adam ederler” diyerek önce kendisini sonra da bu milletin geleceği olan gençleri kullaştıran, aydın kılığındaki; aklını kiraya vermiş, küresel eşkıyaların kontrolündeki adamlarının yalanlarına kesinlikle tevessül etmemesi,
İyi ile kötüyü, zararlı ile faydalıyı, dost ile düşmanı, yarar ile yaramazı ayırt edebilen idrak ve strateji sahibi, basiret sahibi adamlar olarak yetişmeleri için verdiğin gayretin farkında olan olmasa da;
Yarın, minik bir öğrenciniz, belki coşkulu, elinde süslü bir hediye paketiyle size yönelecek, sizin kazandırdığınız o özgüven ile, gününüzü kutlayacak…
Belki de titrek, cılız bir ses ile biraz da ürkek ve çekingen bir tavırla size yönelip, “Öğretmenler gününüzü kutluyorum” diyecek, bir dal çiçek veya kendi harçlığından biriktirerek aldığı, ama manevi açıdan paha biçilemeyecek bir hediyesi ile size yönelecek, biraz mahcup, biraz da utanarak size uzatacak, gününüzü kutlayacak…
Zannediyorum ki, en mutlu anınız bu an olacak…
Elleri öpülesi öğretmenim; çok ağır bir mesuliyetin olduğunu zaten biliyor, bu şuur ile görev yapıyorsun…
Yaşadığın hassasiyetlerin karşılığının olamayacağı inancı içerisinde; verdiğin ve vermeye devam ettiğin emeğe karşılık, umarız ki, emeğin karşılığı olamasa da özlük haklarınızın giderildiği, angarya işlerin yüklenmediği, meslek onurunun yüceltildiği, toplumda hak ettiğiniz itibarın verildiği günler olması ümit ve dualarımızla, Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği Yönetim Kurulu ve üyelerimiz adına, Öğretmenler gününüzü tebrik ediyor, “Nefse Değil, Nesle Hizmete Adanmış Bir Ömrü Yaşayan” tüm meslektaşlarımıza en kalbi selam ve muhabbetlerimizi arz ediyoruz.